"Stagflasyon" 1970'lerden beri adını pek duymadığımız bir terimdir, ancak son zamanlarda yeniden gündeme gelerek hem ekonomistleri hem de sıradan vatandaşları endişelendiriyor. Peki, stagflasyon tam olarak nedir ve neden şimdi daha çok duyuyoruz?

Stagflasyon, ekonomik açıdan mükemmel bir fırtına gibidir ve bir ekonomide, yüksek enflasyon ve işsizliğin yanı sıra, yavaş büyümenin talihsiz bir karışımını gören bir dönemde meydana gelir. Genellikle, bu üç ekonomik güç birlikte olmaz çünkü işsizlik ve enflasyon oranları tipik olarak zıt yönlerde hareket eder.

Ancak 1970'lerde stagflasyon meydana geldi. Kısmen arz ambargosu sayesinde arzlar azalırken, petrol fiyatlarının keskin bir şekilde yükseldiği bir petrol krizi sırasındaydı. Bu, hemen hemen her şeyin fiyatlarının aynı hızla yükselmesine neden oldu ve bu da Kanada'da ve başka yerlerde zaten kötü durumda olan bir ekonomiyi daha da zayıflatmaya hizmet etti. Bloomberg'e göre, 1973 petrol şokundan sonra, işçi sendikaları, ekonomik bir çöküşe neden olduğunu ve "tam istihdamı fiilen sona erdirdiğini" söylediği yüksek enflasyona yanıt olarak çift haneli ücret artışlarına öncülük etti.

Bugün, küresel ekonomiler COVID-19 ve bunun neden olduğu belirsizlikler nedeniyle hala sarsılıyor ve Ukrayna'da devam eden savaş, petrol fiyatlarını hızla artırdı. Buna karşılık, dünya çapında mal fiyatları yükseliyor ve bu da ekonomi politika yapıcılarını enflasyonu düşürmek için çabalıyor.

Politika yapıcılar için, faiz oranlarını yükselterek enflasyonu düşürmek, borçlanmanın maliyetini artırır ve bu da ekonomik toparlanmayı hızlandırabilir. Öte yandan, faiz oranlarını düşük tutarlarsa, enflasyonun daha da yükselmesi riski vardır.