Son zamanlarda artış gösteren enflasyon ve sürekli olarak yukarı doğru ivmelenme hareketi içinde olan döviz kuru nedeniyle Türk Lirası'nın değer kaybetmesi vatandaşların gündeminde. Özellikle 2021'in son çeyreği ile 2022'nin başından itibaren ekonomide yaşanan gerileme nedeniyle vatandaşların alım gücü düşmüş, pek çok ürün, mal ve hizmete büyük ölçekte zam gelmişti. Bugün seçim tarihinin belli olmasının ardından vatandaşlar seçim öncesi ekonomi gündemini daha detaylı bir şekilde araştırmaya başladı. Özellikle son dönemlerde ciddi artış gösteren mal ve hizmet fiyatları nedeniyle tepkili olan vatandaşlar için cevap niteliğinde paylaşımı Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati az önce yaptı. Resmi sosyal medya hesabında Türkiye'nin yeni ekonomi modeline değinen Bakan Nebati'nin açıklamaları ise Vatandaşlar için merak konusu oldu ve son dakikalarda en çok aratılanlar arasına girdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Türkiye'nin yeni ekonomi modelini bu akşam duyuracaklarını açıkladı. Resmi Twitter hesabından paylaşım yaparak vatandaşları bilgilendiren Bakan Nebati'nin paylaşımında yer alan ifadeler şu şekilde;
"Başta enflasyon ve döviz kuru olmak üzere gündemimizde yer alan bazı ekonomi başlıklarında, ekonomi yönetimimiz Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde hızlı ve çözüm odaklı adımlar atmaya devam edecek olup; atacağımız yeni adımlar silsilesi bu akşamdan itibaren Bakanlığımız ve ilgili kurumlarca kamuoyu ile paylaşılacaktır."
Bakan Nebati'nin paylaştığı Hazine ve Maliye Bakanlığı'na ait basın açıklamasında yer alan ifadelerin tam halinde yer alan ifadeler;
"Dünyanın sayılı büyük ekonomileri arasında yer alan Türkiye, serbest piyasa ekonomisi ilkelerini esas alarak güçlü temeller üzerinde yükselmeye devam etmektedir. Ekonomimizin yakaladığı güçlü ve dengeli büyüme performansının daim kılınması hedeflenmektedir. Geride kalan 20 yıllık süreçte, başta kamu maliyesi ve bankacılık sektörü olmak üzere elde ettiğimiz kazanımlar, ekonomimizin bu sağlam duruşunu desteklemektedir. Kamu maliyesinde sağlanan disiplinin oluşturduğu imkânlar, zorlu dönemlerde ekonomimiz için bir manevra alanı olarak kullanılmaktadır. Bankacılık sektörümüzün sağlam ve istikrarlı yapısı ise özel sektörümüzün ve hanehalkımızın ihtiyaç duyduğu finansmanın kesintisiz ve daha da önemlisi uygun koşullarda sağlanmasına aracı olmaktadır. Güçlü sanayi altyapısı ile dinamik ve zorlu koşullara kolay adapte olabilen özel sektörümüz de büyüme ve kalkınma hedeflerimizi birer birer yakalamamızda kuşkusuz bizlere önemli bir destek vermektedir.
Yakın geçmişte tüm dünyayı etkileyen birçok ekonomik zorluktan ülkemiz de etkilenmiştir. Bu sıkıntılı dönemlerin başında 2008 küresel finansal krizi ve onu takip eden 2011 Avrupa borç krizi akla gelmektedir. Türkiye ekonomisi tüm bu dönemlerden, dış şoklara karşı olan direnci sayesinde başarı ile büyüyerek ve daha da güçlenerek çıkmıştır. Yakın dönemde salgının dünya üzerinde bıraktığı etkiler henüz tam anlamıyla silinememişken yakın coğrafyamızdaki savaşın küresel ekonomiyi çok daha zorlu bir sürece taşıdığını birlikte deneyimliyoruz. İçinden geçtiğimiz bu sıkıntılı döneme rağmen uyguladığımız politikalar ile bu süreci de başarıyla atlatacağımızdan şüphemiz bulunmamaktadır.
Türkiye ekonomisinin bir serbest piyasa ekonomisi ve kambiyo rejiminin ise liberal olduğunu sorgulamak ve sorgulatmak için bir kısım çevreler eline geçen tüm fırsatları ne yazık ki pervasızca kullanmaya devam etmektedir. Son 6 yıldan bu yana ekonomimizde çeşitli olağanüstü tedbirlerin uygulanacağına dair bu spekülasyonlar, kasıtlı olarak ortaya atılmakta ve bizim değişmez ve vazgeçilmez serbest piyasa koşulları ilkelerimiz sorgulanmaya çalışılmaktadır. Bugün tüm dünyanın özellikle enerji ve tedarik zincirlerindeki aksamalar kaynaklı nedenlerden oluşan enflasyon problemi Türkiye özelinde olabildiğince karamsar senaryolara dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Yaklaşık 10 trilyon TL büyüklüğündeki Türkiye ekonomisinin başarısını dönemsel birkaç veri ile gölgelemeye çalışmak ekonomiye ve potansiyelimize kelimenin tam anlamıyla haksızlıktır.
Kısa vadeli çıkarlara odaklananların son 20 yıldır risk dediği her faktörü ülkemiz kısa bir süre sonra fırsata çevirmeyi başarmıştır. Bugünlerde de rasyonel olmayan söylemler eşliğinde döviz fiyatlarına dair spekülatif ve asılsız iddialarda bulunmaya devam edildiğini görmekteyiz. Yakın bir süre önce kısa vadeli çıkarlarının peşinde koşanların oluşturduğu tedirginlik ortamı sonrasında, 20 Aralık 2021'de, spekülasyonla şişirilmiş döviz kurunun bir günde ne kadar düştüğünü tüm dünya tecrübe etmiş durumdadır. Bu bağlamda tüm vatandaşlarımızın bu tecrübeyi unutmayarak bazı kesimlerin manipülatif çıkarlarını gerçekleştirmelerine imkân vermeden sağduyulu olmasında büyük fayda vardır.
Biz, vatandaşlarımızın bu art niyetli felaket tellallarına prim vermek yerine ülkemizin, milletimizin ve çocuklarımızın geleceğine yönelik gayretlerini devam ettireceklerine olan inancımızı bir gün bile azaltmadık. Bu bağlamda başta enflasyon ve döviz kuru olmak üzere gündemimizde yer alan bazı ekonomi başlıklarında, ekonomi yönetimimiz Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde, hızlı ve çözüm odaklı adımlar atmaya devam edecek olup; atacağımız yeni adımlar silsilesi bu akşamdan itibaren Bakanlığımız ve ilgili kurumlarca kamuoyu ile paylaşılacaktır."