Jose Saramago’nun en sevilen eserlerinden Görmek kitabı; bilinmeyen ülkenin bilinmeyen şehrini anlatıyor. Körlük kitabında da benzer kriterler dikkat çekiyor. Yazar anlatısına okurla konuşur gibi devam ediyor. Hikayede devlet-demokrasi-halk üçgeni konu ediliyor.
Her yazarın farklı bir imzası vardır ve yazarlar bu bunu sıklıkla kullanır. Saramago’nun imzası da bilinmeyen şehirler, isimsiz kahramanlardır. Saramago aynı zamanda toplumun mevcut durumdan memnun olmadığını ve artık kendi hür iradelerinin başkaları tarafından saygı duyulmasını istediklerini de imza olarak kullanıyor diyebiliriz.
...“Doğarız ve o an sanki ömür boyu sürecek bir pakt imzalamış gibiyizdir, fakat gün gelir, bunu benim adıma kim imzaladı, diye sorarız.”...
Görmek kitabı, Körlüğe göre daha ağır bir dile sahiptir. Görmek de Körlük gibi devletin oturaklı bireylerinden dolayı halkın ne duruma geldiğini ele alıyor. Koltukların, rütbelerin önemli olup; halkın özgürlüğünün, demokrasinin yok sayıldığı bir dünyaya ayna tutuyor.
Körlük kitabında bir seçim günü yaklaşıyor. Halk yoğun yağmurdan dolayı evlerinde kalıyor. Yağmurun durmasıyla birlikte halk ani bir şekilde oy vermeye gidiyor. Fakat oylama sonucunda ilginç bir gelişme oluyor. Oyların % 70’ten fazlası boş oyla sonuçlanırken devlet büyükleri ağır yıkımın altında kalıyor. Bu bir organize suç olmalı, devleti yok etme girişimi olmalı… Artık halk gerçek, güçlü devleti görmeli ve cezalandırmalı…
"Görmek" kitap yorumu
...“Ne duymak istediğinizi söyleyin de bu konu kapansın.”...
Ardından yeni bir seçim günü ve kararı alınır. Üstelik, halkın büyük kesiminin neden boş oy attığını anlayabilmek için topluluğa muhbir ve ajanlar yerleştirilir. Bu sayede halk arasındaki kötü kişiler (!) ortaya çıkacaktır. Ancak muhbirler hiçbir işe yaramaz. Üstüne oylama sonucu, ilk oylamadan daha beter (!) hale gelmiştir. Boş oyların sayısı yüzde 80’lere ulaşmıştır. Hükümetin olağan üstü hal ilan etme durumu yakındır…
İlerleyen sayfalarda Saramago alıştığımız üslubuna devam ederken hükümetin zorlu mücadelesi (!) yansıtır. Demokrasinin olması gereken ve olmaması gereken yüzlerini okura hissettirmekle kalmayıp Körlük’ü andıran betimlemeleriyle karakterlere bakış açısı sunar. Buradaki betimlemeden kasıt; sizleri alıp, bilmediğiniz ve tanımadığınız şehre koymasıdır. Çünkü Görmek kitabı -belki de- betimleme açısından en yavan kitaplardan birisidir. Körlük’e ziyade daha politik bir hava oluşturur. Ve akıcılık kriteri Körlük kitabının gerisindedir.
Bu iki kitap arasında önce hangisine başlayacağınıza karar veremiyorsanız Körlük ile başlamanın daha mantıklı olacağını söylenebilir.
Görmek kitabı; şehri, ülkeyi, insanları tanımasak da hayatın gidişatını sorguladığımız günlerde bizlere iyi gelecek bir eser niteliğindedir diyebiliriz. Kaybolmuş hissine itiyor gibi gözükse de çarenin, geleceğin veya bugünün hazin sonunu iletir. Önek almalı, gelişmeli ve en önemli kendi benliğini kaybetmeden “görmeye başlamalı ya da devam etmeli” insan…