Teravih kelimesinin anlamı rahatlamak, dinlendirmek anlamına gelen "terviha" sözcüğünün çoğul halidir. Din ıstılahında ise teravih; Ramazan ayında, yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınan nafile namazı şeklindedir. Her dört rekatın sonunda bir süre oturulup dinlenildiği için bu namaza "teravih namazı" denilmiştir.
Teravih namazı erkek ve kadınlar için sünnet-i müekkededir. Hz. Peygamberimiz kendisi teravih namazı kılarak müminleri de teravih namazı kılmaya teşvik etmiştir. "Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak tera–vih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, “Salâtü’t-Teravih”, 1; Müslim, “Salâtü’l-Müsafirîn” 174) buyurulmuştur.
Hz. Aişe validemiz Peygamberimizin teravih namazı kılması ile ilgili olarak şu bilgiyi aktarmıştır: “Bir gece yarısı camiye gidip teravih namazı kıldı, insanlar da onunla bir–likte kıldılar. Sabah olunca insanlar bunu birbirlerine an–lattılar. Bunun üzerine ertesi gece camide daha çok cemaat toplandı. Hz. Peygamber mescide geldi teravih namazı kıl–dı, halk da ona uyup teravih namazı kıldı. Sabah olunca bu durumu halk yine birbirine anlattı. Üçüncü gecede camiye daha çok insan geldi. Hz. Peygamber mescide gelip teravih namazı kıldı, cemaat de onunla birlikte teravih namazı kıldı. Dördüncü teravih namazı kılmak üzere gelen halkı cami almadı. Fakat Hz. Peygamber teravih kılmak üzere camiye gitmedi. İnsanlar “namaz!” diyle seslenmeye başladılar. Hz. Peygamber yine de camiye gitmedi. Nihayet sabah namazı–na gitti. Sabah namazını kıldırdı, cemaate döndü, kelime-i şahadet getirdi. Sonra şöyle konuştu. “Dün geceki durumu–nuzdan haberdarım. Sizin cemaatle teravih namazı kılma–ya olan arzunuzu gördüm. Sizinle teravih namazı kılmaya engel bir durumum yoktu. (Müslim, “Salâtü’l-Müsafirîn”, 177) Fakat gece namazı (yani teravih namazı) size farz olur da bundan aciz olursunuz diye korktum.”
Peygamberimizin zamanında bu üç gün haricinde teravih cemaatle kılınmadı. Herkes kendi kendine kıld. Bu durum Hz. Ömer'in devlet başkanlığına kadar sürdü. Hz. Ömer halife olduğu zaman, halkın camide dağınık bir şekilde kıldığı teravih namazının cemaatle virlikte kıllınmaasının daha iyi olacağını düşündü. Übey ibn Ka'b'ı imi yaptı. Halkın Übeyy ibn Ka'b'ın arkasında teravih namazını kıldıklarını gördüğü anda,
"Ne güzel bir uygulama" dedi.
Teravih namazı nafile bir ibadettir. Bu sebeple, yorgunluk, meşguliyet ve benzeri nedenlerle, teravih namazı evde 8, 10, 12, 14, 16 yada 18 olarak kılınabilir. Bu şekilde kılınarak sünnet yerine getirilmiş olur. Fakat cemaatle camide kılmanın sevabı daha fazladır.
Peygamberimiz nafile olarak kıldığı gece namazlarını ikişer yada dörder dörder kılmıştır.
Bu nedenle teravih namazı iki yada dört rekatta bir selam verilerek kılınnabilir. Dört rekat kılınınca biraz ara vermek müstehaptır. Bu aralarda la ilahe illahlah v salat selam cümleleri okunur.
Teravih namazını kıldıran imam, okuyuşu uzatarak cemaati bıktırmamalı, çabuk kıldırarak da namazı eksik bırakmamalıdır. Teravih namazı da diğer namazlar gibi kıraatin gereği gibi yapılmasına ve ta'dil-i erkana riayet edilmesine dikkat edilmelidir.
Teravih namazı Ramazan ayının bir sünnetidir. Bundan dolayı mazeretleri nedeniyle oruç tutmayanlar da teravih namazı kılabilirler.