İslam dini ile diğer dinlerdeki Allah inancı farklılıkları nelerdir?
Birçok kişi İslam dini ile diğer dinlerdeki Allah inancındaki farklılıkları araştırmaya başladı. Dinlerdeki Allah inancı farklılıklarına yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Allah inancı, insanın fıtratında bulunan bir inanç olduğundan ilk insandan itibaren bir Yüce Varlığa inanma ve sığınma ihtiyacı farklı şekillerde kendini göstermiştir. Allah Teâlâ bu konuda yardımını esirgememiş, insanoğluna vahiy ve peygamberler yoluyla nasıl iman etmesi gerektiğini öğretmiştir. İnsanlık tarihi boyunca hem doğru yolu göstermek hem de zaman içerisinde ortaya çıkan inanç hatalarını ve bunun toplum hayatına yansımalarını düzeltmek için peygamberler göndermiştir.
İslam dini ile diğer dinlerdeki Allah inancının farkları nelerdir?
İslam dini, Allah Teâlâ’nın ilk peygamber Hz. Âdem’den son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.s.) kadar göndermiş olduğu tek dindir. İslam dininde Allah, tek ve bir olan, eşi ve benzeri bulunmayan; çocuk sahibi olmak, yanılmak, unutmak gibi eksik hiçbir özelliğin kendisine yakışmayacağı; her şeyi bilmek, işitmek ve her şeye gücü yetmek gibi en üstün sıfatların kendisine ait olduğu tek Yaratıcıdır. Dolayısıyla her şeyi yaratan ve şekil veren Allah olduğuna göre, ibadete lâyık olan da sadece Allah’tır.
Yahudilik ve Hristiyanlık dinleri, temelde ilâhî vahye dayandıkları hâlde zaman içerisinde her iki dinde de bozulma ve sapmalar meydana gelmiştir. Allah Teâlâ Yahudi ve Hristiyanlardaki Allah inancının bozulmasıyla ilgili şöyle buyurmaktadır: “Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler, hristiyanlar da “Mesîh (Îsâ) Allah’ın oğludur” dediler. Bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. Allah onları kahretsin! (Gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar! Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. Oysa tek bir Tanrı’ya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka tanrı yoktur; O yüceler yücesidir, onların yakıştırdıkları eş ve ortaklardan bütünüyle uzaktır.” Bu ayetlerde Rabbimiz, Yahudi ve Hristiyanların kendisi hakkında uydurdukları iftiralara cevap vererek, bulanan zihinleri berrak hâle getirir. Diğer taraftan Allah’ın kulları olan Hz. İsa ve hahamlara gösterilen aşırı saygının, Allah’a ait olması gereken bir alana taşırıldığını ifade eder. Bu nedenle Rabbimiz, kendisinden başka ilah olmadığını vurgulayarak, kendisi ile ilgili yanlış inanışları düzeltir.
İslam’daki tek ve bir olan Allah inancı ile Hristiyanlıkta “teslis” olarak ifade edilen “üç kişilikte tek bir Tanrı”nın varlığı inancı, Allah tasavvurundaki en temel farklılıklardan birini oluşturur. Teslisin birinci unsuru olan Baba, kâinatı yaratandır. Oğul, insanlığın aslî günahtan kurtulması için bedenleşmiş ve kendini çarmıhta feda etmiştir. Kutsal Ruh ise, insanın kalbine ilahî sevgiyi aşılayandır.
Hristiyanlıktaki teslis inancının yanlışlığı konusunda Allah Teâlâ Kur’anı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenlere elbette, elem dolu bir azap dokunacaktır.” Âyetten anlaşıldığı üzere, teslis inancı Hz. İsa’nın öğrettiği bir şey değil, sonradan Hristiyanlarca uydurulmuş bir inançtır. İslam dinindeki Allah inancında, O çocuk edinmediği gibi, Hristiyanlıkta Kutsal Ruh olarak isimlendirilen Cebrail ise, melektir. Hz. İsa, kendisinde hiçbir ilahî özellik bulunmayan Allah’ın kulu ve peygamberidir. Gerek Hz. İsa ve gerekse Kutsal Ruh’un Allah Teâlâ ile hiçbir açıdan ortak bir tarafları bulunmaz.
Çok tanrılı dinler ile İslam dinindeki Allah inancı arasındaki temel fark ise, Allah’ın birliğine yapılan vurguda saklıdır. Kur’anı Kerim’de Allah Teâlâ kendisini tanıtırken sıfatlarına, özellikle de kendisinden başka ilah bulunmadığına vurgu yapmakta ve insanları düşünmeye davet etmektedir. Kur’anı Kerim’de bu konudaki ayetlerden biri şöyledir: “Allah asla çocuk edinmemiştir. O’nunla beraber başka bir tanrı da yoktur; aksi takdirde her tanrı kendi yarattıklarını alıp bir tarafa çekilir ve mutlaka o tanrılardan biri diğerine baskın gelmeye çalışırdı. Doğrusu Allah o müşriklerin yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. Allah görünmez âlemi de duyularla algılanan âlemi de bilmektedir. O, putperestlerin kendisine ortak saydığı şeylerden çok uzaktır. Allah’ın birliğini reddeden ve O’na farklı görünümler altında ortaklar koşan tüm inanışları reddetmektedir.
Netice itibariyle İslam dini ile diğer dinlerdeki Allah inancı arasındaki temel fark, Allah’ın birliğidir.